Uzun zamandır yazamıyorum ...
Yoğunum ...
Yorgunum ...
Bazen pişman, bazen umutsuz, bazen bıkkınım ...
Ama yine de direniyorum ...
Biter mi ki dersiniz ?
Ben de bilmiyorum ...
Ama inanmak istiyorum ...
Ve diyorum ki:
BU DA GEÇER YA HU ...
İranlı mutasavvıf,
şair Feriduddin Attar'ın 1187'de kaleme aldığı 4724 beyitten oluşan Mantık Al-Tayr adlı eserinde anlattığı "Bu da Geçer Ya Hu"nun hikâyesi*:
Abdal'ın biri
çıktığı gezide bir köye uğrar. köy halkına nerede kalabileceğini sorar. Köylüler ona köyün Şakir ve Haddad adında iki zengini olduğunu söylerler ve Şakir'in evini tarif ederler. Şakir abdalı evinde ağırlar, yedirir, içirir. Abdal gezisine devam etmek için evden ayrılırken Şakir'e "bu kadar zengin
olduğun için şükret" der. Şakir ona "bu da geçer ya hu" der.
Abdal aklında bu
cevapla yollara düşer. Birkaç yıl sonra aynı köye uğradığında Şakir'i ziyaret
etmek ister. Fakat bir sel felaketinde şakir'in tüm varlığı yok olmuştur. Şakir
artık haddad'ın yanında hizmetçi olarak çalışmaktadır. Şakir abdalı yoksul
evinde ağırlar bu sefer. Abdal ne kadar üzgün olduğunu anlatınca, şakir ona
"bu da geçer ya hu" der yine.
Abdal yine yollara
düşer. aradan yıllar geçtikten sonra yine aynı köye şakir'in yanına gider. Haddad ölmüş, kimsesi olmadığı için tüm varlığını Şakir'e bırakmıştır. Abdal
sevinçlidir, Şakir'in ise cevabı hazırdır: "bu da geçer ya hu". Abdal
yollara düşer... Yıllar sonra dostu Şakir'i yine ziyaret etmek istediğinde Şakir'in öldüğünü öğrenir. Mezarına gider. Mezar taşında "bu da geçer ya
hu" yazmaktadır.
Abdala yollar
görünür... Gezer gezer gezer... "Ölümün nesi geçer ki" diye
düşünmektedir bir yandan da. Bu sefer köye uğradığında Şakir'in mezarını
yerinde bulamaz. Yaşanan sel felaketi sonrası mezar da dahil olmak üzere her
şey yok olmuştur.
O dönemde
ülkenin padişahı kendisine bir yüzük yapılmasını ister. Üzüldüğünde de
sevindiğinde de bunun geçici olduğunu, duyguların esiri olmamak gerektiğini
hatırlatacak bir yüzük istemektedir.''Mutlu olduğum zamanlarda taşkınlık
yapmayayım. Mutsuz olduğum zamanlarda kendimi yıpratmayayım” der. Vezirler haber
salar dört bir yana, ama padişahın istediğini bulamamaktadırlar.
En sonunda
haberi alan abdal padişahın kuyumcusuna bu hikâyeyi yazar. Kuyumcu yüzüğü yapar
ve padişaha sunar. Padişah yüzüğü çok beğenmiştir, üzerinde "Bu da geçer
ya hu" yazmaktadır...
Tamda bugünlerde ihtiyaç duyduğum bir yazı olmuş aslında çok bilinen bir hikayedir lakin gerekli zamanda karşınıza çıkmasıdır sanırım hikayeyi anlamlı yapan yüreğinize elinize sağlık
YanıtlaSilkesinlikle
SilHayata farklı bir anlam katan bu kelimeler aklımın bir köşesinde her zaman olmalı. Bu hikaye ile zamana değer kattığınız için teşekkürler.
YanıtlaSil