Bu şehirlerden ilki tabi ki doğup büyüdüğüm şehir İstanbul...
Diğeri Bursa...
Bir diğer de hiç şüphesiz Çanakkale...
Çanakkale hem antik çağlardan kalan şehir ve tapınakları ile, hem gezerken tüylerinizi diken diken edebilen tarihi ile, hem yemyeşil doğası hem de ışıl ışıl denizi ile sizi kendisine aşık ediyor...
İnsanlarını söylemiyorum bile...
Doğal, samimi, içtenler be yaa :)
Çanakkale Şehitlikleri'ni geçtiğimiz yıl bir gün boyunca ziyaret etmiştik.
Bu ziyareti daha detaylı bir yazıda paylaşacağım.
Şimdilik Eceabat İskelesi'nden bir fotoğraf paylaşmakla yetineceğim.
Burada Şehitlik Ziyaretleri konusunda şunu da söylemeden geçemeyeceğim, Çanakkale iskelesi önünde birçok tur acentasının tanıtımını yaptığı günlük tur organizayonları var. Katılımcı sayısına göre otomobil ya da minibüs ile gezdiriyorlarmış ve öğle yemeği dahil. Fiyatları kişi başı 25-40 TL arasındaydı. Özellikle ilk kez ziyaret edecekler için sadece rehberlik hizmeti için bile tercih edilebilir.
Bugün ise, Ege tatilimizin başlangıcında Çanakkale'nin merkezinde geçirebileceğiniz birkaç saatiniz varsa neler yapabileceğinizden bahsetmek istiyorum.
Biz, transfer noktası olarak Eceabat- Çanakkale geçişini tercih ettik.
Geçişler her saat başı ve 29 TL. Aslına bakarsanız karşıya geçmek sadece 15 dakika sürüyor ama yolcu indirme bindirme derken 1 saat kadar bir zaman tükeniyor burada.
Ayrıca Gökçeada ya da Bozcaada'dan dönüş biletiniz varsa bu geçiş ücretsiz.
Çanakkale'de feribottan indiğinizde sağ taraftaki yolu takip ederseniz aslında Çanakkale merkezde gezip görebileceğiniz pek çok yere yakın olmuş olursunuz. Burada birçok otopark var, arabanızı park edip yürüyerek şehir turu en güzeli...
Çarşının içi sizi her şehirde olduğu gibi bir saat kulesi ile karşılıyor...
Burada eski şehrin sokakları arasında kaybolmaktan keyif alacaksın :)
Devam ettiğinizde, Deniz Kuvvetleri müzesi karşılıyor sizi...
Burada görebileceğiniz en nadide parçalardan biri Nusret Mayın Gemisi.
Aslında bu gemi sadece aslına uygun olarak yapılmış bir maket...
Müze Çimenlik Kalesi'nin kenarına yapıldığından müze ziyaretinde kaleyi de görmüş olacaksınız ...
Çanakkale deyince akıllara ilk gelenlerden ...
Çanakkale içinde aynalı çarşı...
Zaten kent içerisinde olduğundan yollar sizi çıkarıyor Aynalı Çarşı'ya...
Aynalı Çarşı küçük, küçücük bir çarşı aslında...
Şimdilerde bol bol hediyelik eşyaların satıldığı bir anı sadece...
Tabi Çanakkale'ye kadar gelip görmeden olmaz dediğimiz en önemli yerlerin arasında Truva Antik şehri de var...
Önceki yıllarda gezip görmüş olsam da eşimle birlikte gezmek kısmet olmadı.
Ne yazık ki her iki Çanakkale gezisinde de göremedik bu kenti.
İlkinde tadilat nedeniyle her yeri açık olmadığından, bu kez de kapanış saatine denk geldiğimizden göremedik.
Siz siz olun Truva Antik Kenti'ni gezmeyi planlıyorsanız girişin 4'te sona erdiğini hesaba katın !!!
Truva şehrini göremedik belki ama Truva Atı'nı görmeden gitmek olmaz...
Şehir merkezindeki Truva Atı, aslında Troy filminde kullanılan at ve film sonrası şehre armağan edilmiş.
Şehrin kordonu boyunca yürürken o etkileyici duruşuyla kendisini görmemeniz imkansız zaten...
Bu atın ayrıca Truva Antik Kenti'ndeki attan daha gerçekçi ve etkileyici bulduğumu söylemek isterim.
Çanakkale'nin neyi meşhur derseniz tabi ki Peynir Helvası...
Aslında gezerken çok sayıda Peynir Helvacısı'na rastlarsınız ama en meşhuru Kadir Ustaymış...
Kime sorsanız Kadir Usta'yı tarif eder size...
Dizi dizi tepsiler sanırım ne kadar meşhur olduğunu anlatmaya yeter :)
Denemenizi öneririz...
Çanakkale'de ayrıca sardalyanın da meşhur olduğunu biliyor muydunuz...
Özellikle bu görmüş olduğunuz Yakşi Kız markalısının çok acıklı bir aşk hikayesi de varmış :)
İşte bizim iki saate sığdırabildiklerimiz ...
Dilerim bu şehre geçirebileceğim çok daha uzun günlerim olsun :))
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder