28 Kasım 2013 Perşembe

HAYAT


ÖYLE BİR HAYAT YAŞIYORUM Kİ




Gidene kal demeyeceksin. ..
Gidene kal demek zavallılara,

Kalana git demek terbiyesizlere,

Dönmeyene dön demek acizlere,
Hak edene git demek asillere yaraşır.
Hiç kimseye hak ettiğinden fazla değer verme, yoksa...
değersiz hep sen olursun...
Düşün Kim üzebilir seni, senden başka?
Kim doldurabilir içindeki boşluğu, sen istemezsen?
Kim mutlu edebilir seni, sen hazır değilsen?
Kim yıkar, yıpratır, sen izin vermezsen?
Kim sever seni, sen kendini sevmezsen?
Her şey sende başlar, sende biter...
Yeter ki yürekli ol, tükenme, tüketme, tükettirme içindeki yaşam sevgisini...
Ya çare sizsiniz ya da çaresizsiniz...



Öyle bir hayat yaşadım ki cenneti de gördüm, cehennemi de.

Öyle bir aşk yaşadım ki tutkuyu da gördüm, pes etmeyi de.

Bazıları seyrederken hayatı en önden, kendimi bir sahnede buldum

Oynadım. Öyle bir rol vermişlerdi ki okudum okudum anlamadım.
Kendi kendime konuştum bazan evimde, hem kızdım hem güldüm halime
Sonra dedim ki söz ver kendine;
Denizleri seviyorsan, dalgaları da seveceksin,
Sevilmek istiyorsan, önce sevmeyi bileceksin,
Uçmayı biliyorsan, düşmeyi de bileceksin,
Korkarak yaşıyorsan, yalnızca hayatı seyredeceksin.
Öyle hayat yaşadım ki son yolculukları erken tanıdım.
Öyle değerliymiş ki zaman, Hep acele etmem bundan.
Anladım.



Frederich Nietzsche

16 Kasım 2013 Cumartesi

İçindeyim

Geçtiğimiz günlerde Sihirli Oklava blogunun yazarı sevgili Derya'nın düzenlediği Gıda Güvenliği seminerine katılmıştım ... Seminerin sonunda bizlere verilen birbirinde değerli armağanlardan biri de Yitik Ülke yayınevinin bizler için hazırladığı kitaplardı...


Bu kitaplar arasında benim payıma da Barış Çağrı GENÇ'in İÇİNDEYİM isimli romanı düştü ...

Aslına bakarsanız şu aralar o kadar yoğun ve sıkıntılı zamanlar geçiriyorum, öyle ki kitap okumaya dahi vaktim yok...
Yok tu !

Bir akşam şöyle her şeyden uzaklaşmak, kafamı toplamak isteyip yatağıma gittiğimde, başucumda okunmayı bekleyen kitapların arasından göz kırptı bu roman bana... Çekti beni kendine...

İlk sayfasından itibaren bağlandım ve birkaç gün içinde tamamladım...

Başlangıçta biraz ürkütücü, biraz karmaşık ama neticede bir an bile elimden bırakmak istemeyecek kadar beni kendine bağlayan bir kitap ... Akıcı anlatımı ile sayfaların nasıl tükendiğini anlamadan bitiyor.

Konusu da bir o kadar ilginç ... Özellikle fantastik edebiyat severlerin ilgisini çekebilecek bir kitap. İçindeyim, sizleri bir ruhun başka bedenlerindeki yolculuğuyla sürükleyecek.... Kahramanımız Selim Mert DURU'nun, ruhu başka insanların bedenlerinde gezinirken yaşadığı ruh durumunu doktor Türkan ile paylaşmasına tanıklık edeceksiniz.

Roman boyunca okuyucu da Selim ile birçok insanın bedeninde geziyor, birçok hayata misafir oluyor .. Kah bir felçli hastanın kah onsekizinde bir delikanlı bedeninde buluyor kendisini, hatta öyle ki bir an kendi bedenini izliyor..

12 Kasım 2013 Salı

Sevmekle sevilmek ayrı şeyler !

Bugün sevmekten, sevilmekten konuşalım biraz diyecektim ... 
O anda Ümit Yaşar Oğuzcan geldi tabi ki akıllara  ...
Yorumsuz paylaşıyorum !

İşte.... 8. Mektup ...






Bana çılgın diyorsun, seni sevdiğim için... Yanılıyorsun, sevmek çılgınlık değil. Sevmek insan tarafımızı bulmamızdır bence... Biraz da yaklaşmamızdır Tanrı'ya zaman zaman...

Dünyada sevmeyenlere, sevemeyenlere acımalı. O, ot gelip, ot gidenlere acımalı. Sevebilen insan kendini keşfetmiş insandır. Talihli insandır. Çektiği bütün acılara rağmen; mutlu, kıvançlı insandır o...

Aşktır yücelten bizi ve derinliğimiz aşktandır. Gerisi boş, yalan... Aşksa, sevmektir. Durmadan, nefes alırcasına sevmektir. Sevmekle sevilmek ayrı şeyler... 


Sevilmeyi çoğaltmak, ona bir başka şekil vermek, daha da yoğunlaştırmak onu elimizde değil. Oysa ki sevgimizi dilediğimiz gibi yoğurabilir, dilediğimiz şekli verebiliriz ona... Derinlikse derinlik, yükseklikse yükseklik, genişlikse genişlik. 

Sevmekte gücümüz var, irademiz var, aklımız var. Biz varız sevmekte... Sevmek yaratmaktır bir bakıma. Sevilmekse yaratılmak... Demek ki, biz seninle birbirimizi yaratıyoruz durmadan... 

Sen beni yarattıkça güzelsin işte ve ben seni yarattıkça güçlüyüm, daha bir insanım...

Beni sevmeseydin yine bir şey değişmeyecekti benim için. Sen biraz eksik kalacaktın biraz sen kaybedecektin. O kadar... Şimdi insanların en güzeliyiz, en iyisiyiz elbette. Seviyoruz seviliyoruz. 


Sevgimi anlamadığın ve ona saygı göstermediğin anda ölebilirim. Karşılık vermediğin anda değil...

Birbirimizi yeniden yaratmaya devam edelim...



Ümit Yaşar Oğuzcan

9 Kasım 2013 Cumartesi

CEVİZLİ TAHİNLİ KURABİYE

Şu teknoloji ne kadar da gelişti değil mi ?

Anneler kilometrelerce uzaktaki çocuklarını artık neredeyse her gün akıllı telefonlar, tabletler ya da webcam'lerle görerek hasret giderebiliyor...

Ah, bir de çocuklarının kokusunu iletebilse şu internet !!! Ne süper olurdu değil mi ?

Keşke benim de şu anda evde pişen kurabiyelerin kokusunu internet üzerinden sizlere aktarabilmem mümkün olsaydı :))

Helva tadındaki bu kurabiyeler bir dost sohbetine eşlik etmek, tatlı yemek tatlı konuşmak için hazırlandı...
Şimdi bu nefis kurabiyelerin tarifini sizlerle paylaşıyorum ...




CEVİZLİ TAHİNLİ KURABİYE

Malzemeler:
  • 1 su bardağı tahin
  • 1 su bardağı dövülmüş ceviz
  • 1 su bardağı pudra şekeri
  • 1 su bardağından 1 parmak eksik sıvı yağ
  • 1 adet kabartma tozu
  • Aldığı kadar un (Ben 4 su bardağı un kullandım)













Yapılışı:

  • Tahin, sıvı yağ, pudra şekeri ve ceviz derin bir kapta karıştırılır.
  • İçerisine yavaş yavaş un ve kabartma tozu eklenerek yoğrulmaya devam edilir. 
  • Hamur kulak memesi yumuşaklığına gelince ceviz büyüklüğünde parçalar kopartılarak yuvarlak olarak şekillendirilir. 
  • Yağlı kağıt serilmiş fırın tepsisine dizilir.
  • Önceden 180 derecede ısıtılmış fırında üzerileri çatlayana kadar pişirilir. Bu süre benim fırınımda yaklaşık 25 dakika sürdü.   
Afiyet olsun...

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...